- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yavuz Sultan Selim – 4. Bölüm
Memlük Seferi: Turnadağ, Halep ve Şam
Osmanlı tarihinin en keskin dönüşlerinden biri, 1514 Çaldıran Zaferi ile başlamıştı. Ancak bu zafer, doğuda Safevî tehdidini bertaraf etmekle sınırlı kalmadı. Yavuz Sultan Selim’in gözleri artık daha da güneye, Ortadoğu'nun kalbine çevrilmişti. Bu bölümde, Memlüklerle karşı karşıya gelen Osmanlı’nın, Anadolu’dan Suriye’ye uzanan seferini, diplomatik çatışmaları, Turnadağ ve Halep üzerinden Şam'a varan stratejik ilerleyişini ele alacağız.
1. Turnadağ Seferi: Anadolu’daki Son Direnç
Safevîlerle girişilen mücadele Osmanlı'nın doğu sınırlarını genişletirken, Anadolu’daki bazı Türkmen beylikleri hâlâ Memlüklerle ittifak hâlindeydi. Bunların başında Dulkadiroğulları Beyliği geliyordu. Bu beyliğin Osmanlı’ya ilhakı, doğrudan bir askeri müdahale gerektiriyordu.
1515 yılında gerçekleştirilen Turnadağ Savaşı, Dulkadiroğulları'nın sonunu ve Anadolu’daki beylik sisteminin fiilen sona erişini simgeler. Yavuz, bu savaşı sadece askerî değil, aynı zamanda ideolojik bir zafer olarak da görüyordu. Çünkü artık Anadolu’nun tamamı Osmanlı kontrolüne geçmişti.
2. Halep Üzerine Yürüyüş ve Memlük Gerilimi
Turnadağ zaferinin ardından Yavuz, dikkatini güneydeki Memlük topraklarına çevirdi. Memlük Sultanlığı, o dönemde Suriye, Filistin ve Mısır’a hükmeden güçlü bir devletti. Ancak Yavuz için Memlükler artık sadece bir sınır komşusu değil, ideolojik ve ekonomik bir rakipti.
İki devlet arasında gerginlik, Osmanlı'nın doğu siyasetindeki artan hâkimiyetiyle daha da yükseldi. Özellikle Memlüklerin, Safevîlerle kurduğu temaslar, Yavuz’u öfkelendirdi. Bu, sadece dış politik bir kriz değil, aynı zamanda halifelik ve İslam dünyasında liderlik mücadelesi haline geldi.
1516 yılında Osmanlı ordusu, Halep üzerine yürüyüşe geçti. Bu sefer, Yavuz’un hızlı, kararlı ve sistemli bir şekilde ilerlediği askeri operasyonlardan biri olacaktı.
3. Şam’a Giden Yol: Diplomasi, Kuşatma ve Direniş
Halep’in Osmanlı’ya geçmesi, Memlükleri fazlasıyla sarstı. Ancak savaşın sonu henüz gelmemişti. Osmanlı ordusu, Halep’ten sonra rotasını Şam’a çevirdi. Şehir, dini ve kültürel anlamda büyük öneme sahipti. Şam’ın alınması, sadece coğrafi bir genişleme değil; İslam dünyasında meşruiyetin güçlenmesi anlamına da gelecekti.
Yavuz Sultan Selim bu süreçte yalnızca askerî yöntemlere başvurmadı. Yerel aşiretlerle ittifak kurdu, halkın desteğini alarak Osmanlı’nın bir kurtarıcı olarak algılanmasını sağladı. Bu politika, Osmanlı’nın Arap topraklarındaki uzun süreli hâkimiyetinin temelini attı.
4. Memlük Devleti’nin Yıkılışına Giden Süreç
Halep ve Şam’ın düşmesiyle birlikte Memlük orduları büyük moral kaybı yaşadı. Fakat Memlükler henüz tamamen teslim olmamıştı. Bu nedenle Yavuz’un seferi 1517’ye kadar sürecek ve nihayetinde Mercidabık ve Ridaniye gibi dönüm noktaları yaşanacaktı. Bunlar bir sonraki bölümde detaylandırılacak.
Bu bölümde anlatılan gelişmeler, Osmanlı'nın bir Anadolu gücü olmaktan çıkıp, bir dünya imparatorluğuna evrilmesinin en kritik halkalarından birini oluşturur.
Tarihe Direniş Cephesinden Bakmak İsteyenler İçin
Bu yazıda Osmanlı'nın doğudaki ilerleyişini ve siyasi hâkimiyetini ele aldık. Ancak tarihin başka bir yüzü daha vardır: İmparatorluklara karşı başkaldıran, adını tarihe kanla değil özgürlük mücadelesiyle yazan unutulmuş figürler.
Bu perspektifle yazılmış olan İngilizce tarih kitabımda, Roma İmparatorluğu’na karşı ayaklanan bir köle ve gladyatör olan Spartacus’ün sessiz tarihini kaynaklara dayalı şekilde inceledim.
İmparatorluk tarihine yalnızca zaferler üzerinden değil, sessiz kalan direnişin sesiyle de bakmak isteyen okuyucular için:
Fire Born of Chains – The Silent History of Spartacus
👉 https://www.amazon.com/dp/B0FJ1PD36M
Kaynakça
- Uzunçarşılı, İ.H., Osmanlı Tarihi, Cilt II
- Halil İnalcık, Devlet-i Aliyye
- Yılmaz Öztuna, Yavuz Sultan Selim ve Dönemi
- İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri
- Şerafettin Turan, Osmanlı Tarihi ve Kültürel Yapı
Yorumlar
Yorum Gönder