- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul’un Fethi
Fetih Öncesi: Hazırlanan Bir Dehanın Portresi
1451 yılında babası II. Murad’ın vefatıyla henüz 19 yaşında tahta çıkan II. Mehmet, genç yaşına rağmen tarih sahnesine damga vuracak büyük bir vizyona sahipti: Konstantinopolis’i fethetmek ve imparatorluğun başkentini oraya taşımak. Osmanlılar tarafından defalarca kuşatılan bu kadim şehir, artık onun kararlılığı ve dehasıyla alınacaktı. Fatih, bu büyük hedef için diplomasi, askeri strateji ve teknoloji alanında kapsamlı hazırlıklara girişti.
Peki, 19 yaşında böyle büyük bir hedefi nasıl belirleyebildi Fatih Sultan Mehmet? Onu diğer padişahlardan ayıran en önemli özellik neydi?
Rumeli Hisarı ve Stratejik Kuşatma Planı
Boğaz’ın Avrupa yakasında inşa ettirilen Rumeli Hisarı (Boğazkesen), Bizans’a Karadeniz’den gelebilecek tüm yardımları engellemek için kritik bir hamleydi. Anadolu Hisarı ile birlikte Boğaz’ın iki yakası Osmanlı kontrolüne geçti.
Aynı zamanda, dönemin en ileri teknolojisi olan büyük toplar döktürülmek üzere Macar asıllı top ustası Urban saraya alındı. Özellikle “Şahi” topu, güçlü surları delme gücüne sahipti ve bu teknik üstünlük, Osmanlı ordusuna hem psikolojik hem de fiili bir üstünlük sağladı.
Kuşatma Başlıyor: 6 Nisan 1453
Yaklaşık 80 bin kişilik devasa Osmanlı ordusu, 6 Nisan 1453’te şehrin etrafını sardı. Karşılarında sadece 8 bin civarında cesur savunmacı vardı. Şehrin komutasını Cenevizli Giovanni Giustiniani üstlenmiş, Bizans İmparatoru XI. Konstantin de bizzat savunmanın içinde yer alıyordu.
Osmanlılar, hem karadan hem denizden kuşatma başlatmıştı. Ancak Bizanslılar, güçlü surları ve Haliç’i kapatan dev zincir sayesinde uzun süre direnebildiler.
Gemilerin Karadan Haliç’e İndirilmesi: Akıl ve Cesaretin Zirvesi
Fetih sürecinin en unutulmaz hamlesi, 21-22 Nisan gecesi gerçekleşti: Osmanlı donanması, Galata sırtlarından kızaklar ve yağlı kalaslar yardımıyla karadan Haliç’e indirildi.
Bu sıra dışı manevra, Bizans’ın en korunaklı bölgesine Osmanlı gemilerinin girmesini sağladı ve Bizans savunmasında büyük bir moral bozukluğu yarattı. Bu hamle, Fatih’in yalnızca kılıçla değil, zekâ ve stratejiyle fetheden bir lider olduğunu tüm dünyaya gösterdi.
Surların Yıkılması ve Son Büyük Hücum: 29 Mayıs 1453
Haftalar süren top atışları sonunda surlarda büyük gedikler açıldı. Fatih, 29 Mayıs sabahı üç dalga halinde düzenlenen genel saldırıyı başlattı.
İlk dalga Anadolu askerlerinden, ardından Balyemezler ve Yeniçerilerden oluşuyordu. Komutan Giustiniani’nin yaralanmasıyla Bizans savunması çöktü; İmparator XI. Konstantin, son nefesine kadar savaşarak hayatını kaybetti.
Osmanlı askerleri şehre girdiklerinde, Fatih Sultan Mehmet Ayasofya’ya girerek şehri teslim aldı. Böylece 1000 yılı aşkın süredir Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti olan Konstantinopolis, Osmanlıların yeni başkenti İstanbul’a dönüştü.
Fetih Sonrası: Hoşgörü, Yeniden İnşa ve Yeni Başkent
Fatih, fetihten sonra şehri yağmalamak isteyen askerlere kısa bir izin verse de, ardından sıkı bir disiplin sağladı. Kiliselerin çoğu korunarak, özellikle Ortodoks halka dini özgürlükler tanındı.
İstanbul’un imarına büyük önem verildi; medreseler, camiler, kütüphaneler ve ticaret merkezleri hızla inşa edildi. Ayasofya camiye çevrilerek, şehrin sembolü haline geldi. 1459 yılında İstanbul resmen Osmanlı’nın başkenti ilan edildi.
Fatih’in Liderliği: Sadece Kılıçla Değil, Akılla Fetheden Sultan
Fatih Sultan Mehmet, sadece büyük bir asker değil, aynı zamanda kültür ve bilim aşığı bir liderdi. Arapça, Farsça, Latince ve Yunanca bilen Fatih, İtalya’dan bilim insanlarını sarayına davet etti.
Kanunlar koydu, hukuk sistemini düzenledi ve adaletle yönetmeyi esas aldı. Onun liderliği, sadece askeri dehasıyla değil; hoşgörüsü, vizyonu ve eğitim sevdasıyla da tarihe geçti.
Sonuç: İstanbul’un Fethi ve Dünya Tarihine Etkileri
İstanbul’un fethi, Orta Çağ’ın sona erip Yeni Çağ’ın başlamasında bir dönüm noktasıdır. Fatih Sultan Mehmet’in stratejik zekâsı ve cesareti, Osmanlı İmparatorluğu’nu bir dünya gücü haline getirdi.
Bu büyük zafer, Doğu Roma’yı sona erdirdiği gibi, İslam dünyasının da yeni bir kültür ve bilim merkezi doğmasına önayak oldu. İstanbul, sonraki yüzyıllarda hem ekonomik hem kültürel olarak dünya tarihinin en önemli şehirlerinden biri haline geldi.
İstanbul’un fethi, dünya tarihini nasıl değiştirdi? Sizce hangi yönleriyle bu olay günümüze kadar etkisini sürdürdü?
Bir lideri sadece savaş alanındaki başarısıyla mı değerlendirmeliyiz, yoksa onun vizyonu ve adaleti de en az o kadar önemli midir?
Kaynakça
-
Halil İnalcık – Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar
-
Franz Babinger – Fatih Sultan Mehmed ve Zamanı
-
İsmail Hakkı Uzunçarşılı – Osmanlı Tarihi
-
Stanford J. Shaw – Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye
-
M. Tayyib Gökbilgin – İstanbul’un Fethi Üzerine Araştırmalar
Yorumlar
Yorum Gönder