--> Ana içeriğe atla

Öne Çıkan Yayınlar

Conquistadorların Gölgesinde – Kolonizasyon ve Direniş

Osmanlı Padişahlarının Şaşırtıcı Alışkanlıkları

Osmanlı Padişahlarının Bilinmeyen Yönleri ve İlginç Alışkanlıkları

Tarih kitaplarında genelde savaşlar, fetihler ve büyük kararlar yer alır. Ancak tahtta oturanların da birer insan olduğunu, onların da takıntıları, alışkanlıkları ve kimi zaman hayli şaşırtıcı yönleri olduğunu çoğu zaman unuturuz. Bu yazıda Osmanlı padişahlarının pek bilinmeyen bazı alışkanlıklarına ve karakterlerine birlikte göz atalım. Kim bilir, belki de tarih biraz daha yakınımıza gelir…

Bir Padişah ve Marangozluk: II. Abdülhamid

Osmanlı tarihinin en çok konuşulan padişahlarından biri olan II. Abdülhamid’in, marangozluğa olan ilgisi dikkat çekicidir. Sarayda kendisine özel bir atölye kurdurmuş, burada saatlerce çalışarak mobilyalar üretmiştir. Bugün Topkapı Sarayı’nda hâlâ onun elinden çıkmış sandalyeler ve masalar sergilenmektedir. Devleti yöneten bir hükümdarın elinde keserle tahta yonttuğunu düşünmek, onu biraz daha “insan” kılmıyor mu? (İlyasoğlu, 2015)

Sanatın İçinden Geçen Bir Padişah: III. Selim

III. Selim, sadece bir padişah değil, aynı zamanda bir sanatçıdır. Ney üflemeyi bilirdi ve zaman zaman Mevlevi ayinlerine katılırdı. Sarayda sanatçıları himaye eder, müzik meclisleri düzenlerdi. Onun döneminde Osmanlı sarayı, adeta bir kültür merkezi hâline gelmişti. Yönetmek kadar hissetmek de onun için önemliydi (Kafesçioğlu, 2018).

Gece Devriyeye Çıkan Hükümdar: IV. Murad

IV. Murad, koyduğu sert yasaklarla tanınır: içki, tütün, kahve… Ama bu yasakların uygulanıp uygulanmadığını bizzat kontrol ederdi. Geceleri kıyafet değiştirip halkın arasına karışır, yasağa uymayanları cezalandırırdı. İlginç olan ise; onun da alkol kullandığına dair söylentilerin olması. Yasakçı ama kuralları kendine göre esneten bir karakter… (İnalcık, 2000)

Sessiz Koleksiyoncu: Fatih Sultan Mehmet

İstanbul’un fatihi olarak bilinen II. Mehmet’in daha az bilinen tarafı ise sanata ve bilime olan düşkünlüğüdür. Batı resimlerine meraklıydı, satrançta oldukça iyiydi ve Rönesans dünyasını yakından takip ediyordu. Rivayete göre bazı antik heykelleri koleksiyonuna katmış ve gizlice sarayda muhafaza etmişti. İstanbul’u fethetmek için sadece kılıç değil, zihin de keskin olmalıydı (Sakaoğlu, 2007).

Gösterişten Uzak, Sade Bir Yaşam: Sultan Reşad

Tahta çıkmadan önce uzun yıllar saray dışında, halktan uzak bir hayat sürdüren Sultan Reşad, padişah olduğunda da bu sadeliğinden vazgeçmemişti. Gösterişli törenlerden hoşlanmaz, sade kıyafetler tercih ederdi. Edebiyata düşkündü ve sarayda geçirdiği vaktin büyük kısmını kitap okuyarak geçirirdi. Belki de en sessiz padişahlardan biriydi (Uzunçarşılı, 1968).

Ayna Karşısında Şiir Okuyan Sultan: II. Mahmud

Yenilikçi yapısıyla bilinen II. Mahmud’un ilginç alışkanlıklarından biri de, aynanın karşısında durup kendi yazdığı şiirleri sesli okumaktı. Bu sayede hem sesini hem mimiklerini çalıştığı söylenir. Belki de halkın karşısına çıktığında nasıl göründüğünü önceden denemek istiyordu. Yönetmek, bazen sahnede olmak gibiydi onun için (Ortaylı, 2014).

Mum Işığında Yazma Okuyan Padişah: I. Mahmud

I. Mahmud, geceleri uyumadan önce mutlaka el yazması kitaplar okur, notlar alırdı. Kitaplara olan ilgisi, kütüphaneler kurmasına ve yazmaları toplamasına vesile olmuştu. Hatta sefere çıktığında bile yanına kitaplar aldığı rivayet edilir. Onun için bilgi, en güçlü silahtı (Ögel, 1992).

Son Söz: Tahtın Ötesinde İnsan Olmak

Osmanlı padişahları sadece tahtta oturan güçlü figürler değil, aynı zamanda birer insandı. Kimisi marangozlukla uğraşır, kimisi şiir yazar, kimisi gece halkın arasına karışırdı. Bu alışkanlıklar ve yönler, onların yalnızca yönetici değil; duyguları, merakları ve zaafları olan insanlar olduğunu bize hatırlatıyor.

Tarihi anlamak bazen bir savaşın detayını değil, bir padişahın gece mum ışığında okuduğu kitabı bilmeyi gerektirir. Çünkü insanı tanımadan tarihi anlamak mümkün değildir.


Kaynakça

  1. Ateş İlyasoğlu, II. Abdülhamid’in Özel Hayatı ve Hobi Alanları, Osmanlı Araştırmaları Dergisi, 2015.

  2. Çiğdem Kafesçioğlu, III. Selim ve Müzik, Tarih ve Sanat Dergisi, 2018.

  3. Halil İnalcık, Osmanlı Padişahları ve Yönetim Biçimleri, Ankara Üniversitesi Yayınları, 2000.

  4. Necdet Sakaoğlu, Fatih Sultan Mehmet, İletişim Yayınları, 2007.

  5. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Türk Tarih Kurumu, 1968.

  6. İlber Ortaylı, II. Mahmud ve Osmanlı Modernleşmesi, Timaş Yayınları, 2014.

  • Bahaeddin Ögel, Osmanlı Padişahlarının Günlük Hayatı, Tarih Vakfı Yayınları, 1992.

Yorumlar

Popüler Yayınlar

Antik Mısır’ın Derinliklerine Yolculuk: Firavunlar, Tanrılar ve Hiyerogliflerin Sırları

Tanrıların Gölgesinde – Antik Mısır’a Giriş Kumlar sessizdir. Ama bu sessizlik, binlerce yıl boyunca tanrıların adımlarıyla çalkalanmıştır. Antik Mısır yalnızca bir uygarlık değil; zamanın kendisine meydan okuyan, ölümle yaşam arasında bir köprü kuran bir düşünce biçimidir. Burada, her taş yalnızca yerinde durmaz; her taş bir anlam taşır, bir düzenin parçasıdır. Antik Mısır’a girmek; sadece bir tarihe değil, bir inanç sistemine, bir kozmos anlayışına adım atmaktır. Bu yazı, o dünyanın kapısını aralayan ilk bölümdür. Ve o kapının ardında, yalnızca firavunlar ya da piramitler değil; insanlığın en eski sorularına verilen en kadim cevaplar saklıdır. Mısır’ın Coğrafi Kaderi: Nil’in Kucakladığı Topraklar Mısır uygarlığı, çölün ortasındaki tek gerçek hayat kaynağı olan Nil Nehri etrafında şekillendi. Bu nehir, her yıl taşarak toprağa bereket getiriyor, tarımı mümkün kılıyor, takvimden idare sistemine kadar her şeyi belirliyordu. Yunan tarihçi Herodotos , "Mısır, Nil’in armağanıdır...

Perslerin Gölgesi: Maraton ve Termopylae Savaşlarıyla Antik Yunan’ın Direnişi

Perslerin Gölgesi – Maraton ve Termopylae 📜 Tarihin Defteri – Antik Yunan Yazı Dizisi Pers İmparatorluğu’nun Yükselişi ve Yunan’a Yönelişi MÖ 6. yüzyılın sonlarında, Pers İmparatorluğu Asya’nın en büyük gücü haline gelmişti. Büyük Kiros ve ardından I. Darius’un fetihleri, imparatorluğu İndus Nehri’nden Ege kıyılarına kadar uzanan devasa bir yapıya dönüştürdü. Ancak bu genişleme, Anadolu kıyılarındaki Yunan kolonilerini doğrudan Pers hâkimiyetine soktu. Bu şehirler, özellikle İyon kentleri, ekonomik ve kültürel açıdan canlı olmalarına rağmen, özgürlüklerine düşkün Yunan siyasal geleneğine sahip oldukları için Perslerin merkeziyetçi yönetim anlayışıyla çatışma içindeydi. MÖ 499’da başlayan İyon Ayaklanması , Aristagoras önderliğinde kısa süreli başarılar getirse de Pers ordusunun karşı saldırısıyla bastırıldı. Ancak bu isyan, Atina ve Eretria’nın maddi ve askeri desteği sayesinde Yunan-Pers ilişkilerini kalıcı biçimde gerginleştirdi. Persler, Batı Anadolu’yu tamamen kontrol...

Leonidas Kimdir? Sparta Kralı, Termopylai Direnişi ve Gerçek Hikâyesi

  Leonidas: Termopylai’nin Ötesindeki Adam Krallığın Yükü, Özgürlüğün Bedeli Tarihin bazı anları vardır ki zamanı durdurur. Pers ordusu Asya’nın bütün kudretiyle Batı’ya yürürken, bir geçitte yalnızca birkaç yüz adam bütün bir imparatorluğun karşısına dikildi. O geçit, Thermopylai idi. Ve o adamların başında, dünyanın belki de en çok hatırlanan savaş narasını atan kişi duruyordu: Leonidas . Ancak Leonidas’ı yalnızca “300 Spartalı” anlatısının içine sıkıştırmak, onun yaşamını bir sinema repliğine indirgemek olur. O, sadece ölüme yürüyen bir kral değil; Sparta’nın karmaşık yapısı içinde sıkışmış, özgürlüğü ideolojiye dönüştüren bir figürdü. Onun hikâyesi, bir milletin kaderini sırtlamış bir adamın bilinçli ve stratejik bir intiharının öyküsüdür. Çifte Tahtın Gölgesinde: Leonidas’ın Yükselişi Leonidas, Sparta’nın çift krallık sisteminin Agiad hanedanına mensuptu. Spartalılar, geleneksel olarak iki kral tarafından yönetilirdi. Leonidas'ın kardeşi Kral Kleomenes I , ...